İzleyiciler

evrimin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
evrimin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eylül 2011 Pazar

Evrimin kayıp halkası


Güney Afrika’nın Malapa bölgesinde bulunan ve yaklaşık 1.9-2 milyon yıl öncesine tarihlenen fosillerin keşfiyle ilgilidir. Bu fosiller, Australopithecus sediba türüne aittir ve evrimsel biyolojide insan evrimine dair önemli bir tartışmayı gündeme getirmiştir. Aşağıda, bu konunun aslını ve bilimsel bağlamını açıklıyalım:
1. Keşfin Arka Planı
2008 yılında, Güney Afrika’daki Malapa Mağarası’nda, Witwatersrand Üniversitesi’nden paleoantropolog Lee Berger ve ekibi tarafından iki önemli fosil bulundu:
  • Bir genç kadın iskeleti (yetişkin bir birey).
  • 11 yaşlarında bir erkek çocuğa ait iskelet (tahmini yaş, kemik analizlerine dayanıyor).
Bu fosiller, Australopithecus sediba olarak sınıflandırıldı. Bu tür, Australopithecus (örneğin, ünlü "Lucy" fosilinin ait olduğu Australopithecus afarensis) ile Homo cinsine (örneğin, Homo erectus ve Homo sapiens) geçiş arasında bir ara form olarak değerlendirildi.
2. Australopithecus sediba’nın Özellikleri
Lee Berger ve ekibinin analizleri, bu fosillerin hem ilkel (maymun benzeri) hem de modern (insan benzeri) özellikler taşıdığını ortaya koydu:
  • İlkel Özellikler: Küçük beyin hacmi (yaklaşık 420-450 cm³, modern insan beyninin yaklaşık üçte biri), maymunlara benzer kol ve omuz yapısı.
  • Modern Özellikler:
    • Uzun ve insan benzeri bir başparmak, alet kullanımına uygun el yapısı.
    • Modern insanlara benzer bir pelvis (leğen kemiği) yapısı, dik yürüme yeteneğini destekliyor.
    • Ayak ve ayak bileği yapısı, hem ağaçlara tırmanma hem de iki ayak üzerinde yürüme yeteneğini gösteriyor; bu, evrimsel bir geçiş formuna işaret ediyor.
Bu özellikler, Australopithecus sediba’nın insan evriminde bir köprü tür olabileceği hipotezini güçlendirdi.
3. Evrimin "Kayıp Halkası" İfadesi
"Evrimin kayıp halkası" terimi, popüler medyada sıkça kullanılan ancak bilimsel olarak yanıltıcı bir ifadedir. Evrim, doğrusal bir zincir değil, dallanan bir ağaç gibi işler. Australopithecus sediba, Homo cinsine geçişte bir ara form olabilir, ancak "kayıp halka" terimi, evrimin karmaşıklığını basitleştirir. Berger’in iddiası, bu türün Homo erectus’a veya Homo sapiens’e doğrudan bir ata olabileceği yönündedir, ancak bu konuda bilim camiasında fikir birliği yoktur. Bazı bilim insanları, A. sediba’nın bir yan dal olduğunu ve doğrudan atamız olmadığını savunuyor.
4. Alet Kullanımı ve Tarihleme
Berger, fosillerin yaklaşık 1.95 milyon yıl öncesine tarihlenmesi nedeniyle, A. sediba’nın alet kullanmış olabileceğini öne sürdü. Bu, Homo habilis gibi erken Homo türleriyle ilişkilendirilen alet kullanımının daha erken bir dönemde başlamış olabileceğini düşündürüyor. Ancak, bu fosillerle doğrudan ilişkilendirilmiş aletler bulunmamıştır; bu, spekülatif bir yorumdur.
5. Bilimsel Tartışmalar ve Eleştiriler
  • Doğrudan Ata mı? Berger’in, A. sediba’nın insan evriminde doğrudan bir ata olduğu iddiası tartışmalıdır. Bazı paleoantropologlar, bu türün Homo cinsine geçişte bir yan dal olduğunu ve doğrudan atamız olmadığını düşünüyor.
  • Fosil Sayısı ve Temsiliyet: Yalnızca iki iskelet üzerinden genelleme yapmak riskli bulunmuştur. Daha fazla fosil, bu türün evrimsel rolünü netleştirebilir.
  • Popüler Medya ve Abartı: Hürriyet gibi kaynaklarda haber, sansasyonel bir şekilde sunulmuş ve “11 yaşında bir çocuk” vurgusu, dramatik etki yaratmak için kullanılmıştır. Ancak bilimsel makalelerde bu tür bir vurgu yoktur; yaş tahmini, yalnızca iskeletin gelişim özelliklerine dayanır.
6. Sonuç
Australopithecus sediba, insan evriminde önemli bir türdür ve hem ilkel hem de modern özellikleriyle dikkat çeker. Ancak, “evrimin kayıp halkası” olarak nitelendirilmesi, bilimsel gerçekliği tam yansıtmaz. Bu tür, Homo cinsine geçişte bir ara form olabilir, ancak doğrudan atamız olup olmadığı tartışmalıdır. Berger’in çalışmaları, paleoantropolojiye önemli katkılar sağlamış, ancak daha fazla fosil ve analiz, bu türün evrimsel rolünü netleştirecektir.

Darwin,evrim teorisi,çeşitlilik, evrim, genetik, genetik,fosil,mutasyon

18 Kasım 2010 Perşembe

Evrimin Bilimsel Duruşu ve Eleştirisi

Evrim ve ortak ata teorileri bir zamanlar bilimsel çevrelerde tartışmalıydı. Artık böyle birşey söz konusu değil. Evrimin çeşitli yönlerinin nasıl çalıştığı konusunda tartışmalar sürüyor. Örneğin ilişki şemalarının bütün ayrıntıları ortaya çıkarılmış değil. Yine de evrim ve ortak ata teorileri bilim dünyasında bir gerçeklik olarak görülüyor.
Bilimsel yaratılışçılık %100 saçmalıktır. Sözde ‘bilimsel’ yaratılışçılar itirazlarını bilimsel mantığa ya da verilere dayandırmazlar. Düşünceleri dinsel dogmalara dayanır, ve yaklaşımları yalnızca evrime saldırmaktan ibarettir.

Soy İçi Evrimin Özeti

Evrim bir populasyonun gen havuzunda zaman içinde oluşan değişimdir; birkaç nedenden ötürü oluşabilir. Gen havuzuna yeni aleller ekleyen üç mekanizma vardır: mutasyon, rekombinasyon ve gen akışı. Alelleri yok eden iki mekanizma vardır; genetik sürüklenme ve doğal seçilim. Sürüklenme gen havuzundan alelleri rastgele çıkarır. Seçilim zararlı alelleri gen havuzundan çıkarır. Bir populasyonda bulunan genetik çeşitlenmenin miktarı bu mekanizmaların hareketleri arasındaki dengeden gelir.

12 Kasım 2010 Cuma

Biyolojik Evrimin İki Temeli

“Evrim”, “evrim kuramı” ve “evrim olgusu” gibi kavramları daha iyi anlamaya çalışmanın, bizler gibi evrim meraklıları için önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de, özellikle medyada evrim hakkında yapılan tartışmaları takip ettikçe, temel kavramları tekrar tekrar açıklamanın zorunluluğuna olan inancım pekişiyor. Bu yazıdaki amacım da, evrim kuramının içerdiği temel fikirlere, Türlerin Kökeni‘ni referans alarak daha yakından bakmak.
Charles Darwin’in evrim kuramının -ve bu kuramın günümüzdeki halinin- iki farklı fikir içerdiği biliniyor. Her iki fikir de kendi buluşu olmamasına rağmen, Darwin bu fikirleri birleştirip uygulayarak düşünce tarihine eşsiz bir katkı sağladı.
Bu bağlamda Darwin, Türlerin Kökeni‘nde bizi iki konuda ikna etmeye çalışıyor:
1) Değişerek türeme
2) Değişerek türemeyi mümkün kılan mekanizma
Evrim kuramının analizine bu ayrımla başlayalım.
1) Değişerek Türeme
Değişerek türeme (descent with modification) aslında biyolojik evrimi gayet etkili bir biçimde tanımlıyor. [1] Böyle olması da beklenir, çünkü Darwin kendi fikirlerini ilk olarak bu şekilde tanımladı. Darwin’den önce “evrim” kelimesi embriyonun gelişimi, Herbert Spencer’in evrimci felsefesi ve başka anlamlarda kullanılıyordu. Darwin de -belki düşüncelerinin bu anlamlarla ilişkilendirilmemesi için- Türlerin Kökeni‘nin ilk baskısında “evrim”, “evrim kuramı” ya da “evrim prensibi” yerine “değişerek türeme” tabirini kullandı. Kitabın ancak altıncı ve son baskısında “evrim” kelimesiyle sıkça karşılaşıyoruz.
Yaşam Ağacı


Evrimin bir halkası daha bulundu



Mağarada bulunan fosiller evrime ışık tutacak

Güney Afrika'daki bir mağarada bulunan iki iskelet parçası, insan öncesi döneme ait bir türü temsil ediyor. Bu fosillerin insan evrimine yeni bir ışık tutabileceği umuluyor.

Preadaptasyon (Ön Uyum) Nedir?

Preadaptasyon (veya ön uyum), evrimsel biyolojide, bir organizmanın mevcut bir özelliğinin, orijinal işlevinden farklı bir bağlamda yeni bi...